ABD ve AB’nin uyguladığı umursamaz politikalar nedeniyle meydanı boş bulup kabadayı rolüne soyunan Rusya, Gürcistan ve Ukrayna’da kazandığı öz güvenle, Suriye’de yeni emperyalist rolü üstlenmek istemektedir.
Rusya, emperyal tutumundan vazgeçmelidir. SSCB’nin dağılmasından sonra fiilen ve fiziken kaybettiği tüm toprakları bir şekilde tekrar elde etmeye çalışan Rusya Federasyonu yönetimi, çevresindeki tüm komşularıyla kavgalı haldedir. Baltık ülkeleri, Ukrayna, Kırım, Gürcistan ve diğer komşuları, Rusya Federasyonu kendi topraklarında gözü olduğunu düşünmektedir.
Türkiye hava sahasının, Ruslar tarafından defalarca ihlal edildiği bağımsız kaynaklarca doğrulanmıştır. ABD ve AB’nin gerek Ukrayna ve gerekse Suriye krizlerinde verdiği yetersiz tepkiler, Rusya Devlet Başkanı Putin üzerinde aşırı bir özgüven oluşturduğu görülmektedir. Rusya’nın uluslararası hukuku hiçe sayma ve devletlerin egemenlik haklarını ihlal etmenin hiçbir yaptırımı olmayacağı vehametine kapılması çok yanlıştır.
Rus pilotların şöyle bir yola başvurduğu tespit edilmiştir. Pilotlar uçakların takip edilebilmesi için çalıştırılması gerekli olan sinyal vericilerini kapalı tutuyorlar ve uçuş planlarını kasıtlı olarak bildirmiyorlar. Tanınmasını sağlayan sinyal vericileri kapalı olarak taşıyorlar. Güney sınırımızda bu şekilde davranmışlar ve Türk askeri görevlileri Angajman kurallarını uygulamışlardır.
Bu gerçekler tüm çıplaklığıyla ortadayken Yavuz hırsız misali Putin’in, Türkiye’den özür beklemesi normal akıl ve izanla izah edilemez.
Türkiye’nin Angajman kuralları çerçevesinde kendi hava sahasını ihlal eden, milliyeti belirli ya da belirsiz hava araçlarına müdahale etmesi, sınırları üzerindeki egemenlik hakları ve uluslararası hukuktan kaynaklanmaktadır. Bu hak kullanılırken hiçbir makam ve mevkiden onay almak mecburiyeti de yoktur.
Ekonomisi petrol ve doğal gaz gelirlerine bağlı olan, AB ve ABD tarafından ambargo uygulanan ve geçirdiği zor günlerde komşu Türkiye tarafından sahiplenilen Rusya, şimdi onunla başlattığı krizi derinleştirerek bölgedeki tek dostu Türkiye’yi kaybetmek üzeredir.
Rus yetkililerin uygulayacağını açıkladığı ekonomik kararlar ve uluslararası hukuk dışına çıkan yaptırımlar esasen Rusya’nın içinde bulunduğu ekonomik krizi daha da derinleştirecektir.
Rusya’nın uluslar arası ilişkilerde ve ikili sözleşmelere bağlı olmayan hukuk ve sözleşme dışı engellerçıkarması, güvenilmez partner olarak ortaya çıkması, uzun vadede Rus ekonomisine darbe vuracaktır.
24.11.2015 tarihinde meydana gelen hadise Türkiye tarafından istenmeyen bir durumdur. Türk yetkileri defalarca Angajman kurallarını hatırlatarak, sınır ve hava sahası ihlallerinin ciddi sonuçları olabileceğini dünya kamuoyuna duyurmuşlardır.
RUSYA FEDERASYONU DAĞILABİLİR
Rusya Federasyonu’nun içindeki halklar da çok mutlu ve memnun değildir. Ekonomik sıkıntılar had safhadadır. Türkiye’ye karşı uygulamak istedikleri ticari engeller esasen kendi halkına yönelik ambargo mahiyetindedir. Rusya yöneticileri krizi sürdürerek Türkiye’nin dostluğunu kaybederse ülkeleri dağılabilir. Çünkü, içeride ve dışarıda tecrit edilmiş, AB ve ABD tarafından ambargo uygulanan, tek geçim kaynağı olan petrol ve doğal gaz fiyatlarının tabanda seyretmesi gibi, Federasyona bağlı özerk bölge ve halklara uygulanan baskılar da Dünya kamuoyunun gözünden kaçmamaktadır. Dağılmayı gerektirecek sebepler, Federasyonda birlikte durmayı gerektirecek sebeplerden daha çok ve yoğundur.
Rusya, IŞİD’le (DAEŞ) mücadele adı altında özelde Suriye üzerinden Akdeniz’de ve genel olarak da Ortadoğu’da menfaatlerini koruyabilmek için operasyonlar yapmaktadır. Bu operasyonlar Suriye halkına bir yarar sağlamamakta aksine oradaki kaosu arttırıcı maliyet arz etmektedir. Hele Türkiye sınırındaki Türkmenleri hedef alması, tarihi, sosyal, kültürel bağlarımız olan bu topluluğu yok etmeye yeltenmesi, sahip oldukları toprakların el değiştirmesinin hedeflenmesi kabul edilemez bir durumdur. Dünya kamuoyu bilmektedir ki, DAEŞ mensubu terör unsurları, Rusya tarafından sürekli ve sistematik bombalanan bölgede bulunmamaktadır. Rusya hem Türkiye’yi hem Dünya’yı kandıramaz.
Türk liderleri Sn. Erdoğan ve Sn. Davutoğlu’nun açıklamaları büyük devlet geleneğine uygun ve o oranda seviyeli, sağduyulu açıklamalar olmasına rağmen, Rusya Federasyonu yetkili ağızlarının TC. Yöneticilerine yönelik sokak dili kullanmaları, diplomatik nezaket kurallarıyla bağdaşmamaktadır.
Rusya’nın uluslararası hukuku ve Türkiye’nin egemenlik haklarını çiğnemesine rağmen, Türkiye’den özür beklemesi tam bir aymazlıktır.
Moskova’nın Suriye ve Doğu Akdeniz’de gerginliği arttırıcı hamlelerden uzak durması, aklı selim ile hareket etmesi gerekir.
Diplomatik misyonlar ikili ve uluslararası sözleşmelere göre korunmalıdır.
Boğazlar Rus’ların savaş gemilerine tamamen kapatılmalıdır.
